16 Ekim 2013 Çarşamba

Sevmek Ne Yorgun Kelime..

“Sevmek ne uzun kelime..” dediğinde Cemal Süreya zaman sanmıştım. Harcanan, zaten harcanacak olan birkaç yıldan öteye gidememişti sevmek kelimesi hafızamda.

Gün gelip 22 yaşımın tam da ortasında ortaokul çocukları gibi aşık olacağımdan bihaber

Beni tüketen her şeye çok sevsemde arkamı dönüp gidebilirken, ilk kez koşarak kaçmam gereken şeyden ters  ve yavaş adımlarla uzaklaşıyorum. Her hareketini görüyorum, tüm mimikleri, sigarayı nasıl içtiği bile ezberimde; tüm gereksiz ayrıntıları hatırlıyorum biraz belki gitmeme gerek kalmaz diye, biraz da belki bunların arasında “seni sevmiyor” cümlesini duymam diye.

Bir “gel” dese ömrümün sonuna kadar onunla olabilme cesaretini sarf edebilecekken o hiçbir şey demiyor ve zaman bir kez daha hiçbir şeyi düzeltmiyor.

Geriye doğru her adımımda biraz daha küçülüyor adam; ama ben kendimi sevmekten alıkoyamıyorum ve her şeyin ötesinde sevginin yanına bir de özlem kelimesi geliyor, boğazım yanıyor, gözlerim doluyor, bir hayalin başında çocuğun elindeki çakmağı eline vura vura alan sert anne oluyorum kendime ama işte hep o küçük çocuk yanmasın diye..


O değil de “Sevmek ne yorgun kelime..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder