26 Temmuz 2012 Perşembe

Sevgiliyi Terk Edememek!

Herkes gibi benim de hayatımda özendiğim, yapmak istediğim, yapanlara hayran kaldığım ama kendimin hiçbir zaman yapamayacağımdan da oldukça emin olduğum konular var.

Bunlardan biri terk etmek! Hiç benim hamurum değildir terk etmek işi, öyle çabuk alışır öyle sıkı bağlanırım ki karşımdaki kişiye, terk etmeye kalksam “Dur bir kez daha konuşalım da barışalım olmaz bu iş böyle” der kafamdaki terk etme fikrinin kıçına yine ben tekmeyi atarım.

Neyse şu terk eden hatunlara feci özeniyorum. Hatun bide işini bir havalı yapıyor ki sanırsın sevgilisinden ya da eşinden ayrılmıyor da f1 de birinci olmuş onun şampanyasını patlatıyor öyle gururlu ve havalı. Mesela arkadaşım sevgilisini gözümün önünde üstüne frappuccinoyu fırlatıp terk edip gitti. Yemin ediyorum ciddiye almadım, dalga geçiyor sandım sonra yurda dönüp de ağladığını görünce anladım durumun ciddiyetini. Tabii ağlaması geçtikten sonra 3 gün boyunca o durumun kritiğini yapıp bu havalı terk edişi kutladık bu ayrı! Olay benim başıma gelseydi o frappuccinonun fırlayışıyla bana gelen gülme krizi bir olur sevgilimden “Benimle dalga mı geçiyorsun” tepkisini alır bir güzel dayak yerdim diye düşünüyorum.

Bir de şu filmlerde gördüğümüz ablalar var hani! Ablam vazoları fırlatıyor sonra yan yan koşarak odasına gidiyor ve bir valiz çıkartıp rast gele eşyaları koyup beş dakika içinde evi terk ediyor. Bu nasıl bir karizmadır. Bu sahnede ben olsaydım bir kere o vazolara kıyamazdım kim bilir nerelerden aldım geldim ya da kimler hediye etti aynılarını nerden bulacağım tekrar diye düşünürdüm. Bir de Türk kadını kimliğim içimdeki Hollywood oyuncusunu öldürüyor o kırıkları yine ben toplayacağım ben bilmiyor muyum neyse ben böyle ince hesaplar yaparken sinirim geçer zaten. Hadi tabakları fırlattım ve hava yaptım diyelim sıra geldi valiz toplamaya işte bu en zor kısım hatun bir kere hiç bakmıyor kıyafetlere bir çift ayakkabı alanını görmedim daha. Ben tek tek seçerim hava eserse yağmur yağarsa diye opsiyonlarım var. Hangi kıyafetle hangi ayakkabı olur, o ayakkabıya hangi çanta gider bu renklere uygun ojem hangisi ojemin tonundan rujumu da alayım… Hele kışsa o kıyafetle uyan montum hangisi ayakkabıları ve çantaları öylece koyamam ezilir şekilleri bozulur kutularıyla almak lazım. E ben bu kıyafetle kahverengi şununla da lacivert makyaj yapıyorum onları da topla falan derkeeeeen on valiz eşyayla iki günün sonunda ancak kapının önünde hazır olabilirim. E o zamana kadar öncelikle sinirim geçtiğinden sonra da yorgunluktan vazgeçerim ben bu terk etme işinden. İşte içimde de böyle böyle terk etmek ukde olarak kalır.

Hayat zor, terk etmek hepsinden zor…