Çok uzun zaman oldu yazmayalı..
Bir gün biri bloga bi yorum bırakmıştı “blog tutmak unutmayı
reddetmektir, geri döner döner okursun ve hep aynı tazelikte acır.” diye.
Ya unutmadığımı reddetmek için ya da unutmamaya değer şeyler
yaşamadığım için yazmadım ya da yazamadım ben de bilmiyorum. Ama artık
cümlelerim bana ait kalmak istemiyor,
hislerim de öyle salarsam onları artık benden başka insanların da
duyguları haline gelirlerse yine gülümseyebilirim gibi..
Zor zamanlar içindeyim yine, zaten mutlu olduğum anların
hiçbirinde yazamadım hayatım boyunca o yüzden küçük çocuk gibi her mutsuz
olduğumda içime çekilip bir şeylere sarıdım. bi kağıt, bi kalem, bi şarkı, bi
de sigara..
Hiç umut etmenin mutlu olmanın size yasaklandığını
hissettiğiniz oldu mu? Hiç mutluluğunuzu “ya biterse, ya bozulursa” diye başkalarıyla
paylaşmadığınız? Kimseye anlatamadığınız insanlar girdi mi hayatınıza? Hiç her
gece kendinizden önce ona dua ettiğiniz canının acısını hissettiğiniz,
mutluluğuyla gözlerinizin ışıldamaya başladığı birileriyle tanıştınız mı?
Ben tanıştım. Ve ben, sırf her hoş geldin hoşça kal ‘ı da
içinde barındırdığı için ona “hoş geldin” bile demedim ama sanırım şimdi “hoşça
kal” vakti.