Çok uzun zaman geçmiş üstümüzden seni en son nerede nasıl
gördüğümü çok iyi hatırlıyorum. Ben masadan kalkıp gittiğimdeki yüz ifaden bile
hafızamda.
Ondan beridir hiçbir şey olamadık seninle ne ayrı kalabildik, ne beraber olabildik 1-2 mesaj, merak içeren, nasılsınlar, hastaydınlar, iyileştin
miler hatta zürafalar..
Çok uzun zaman geçmiş üstümüzden çok uzun zamandır hiçbir
şeyi olamamışız birbirimizin sana sarılıp ağlayamamışım, birbirimize gülerken
fotoğraf çektirememişiz uzun zamandır, biz aslında ne kadar uzun zamandır gülememişiz
birbirimize..
Sonra bi gün tam hiçliği kabullenmişken birbirimizin
hayatında karşıdan geldin sarıldık ben “çok özlemişim bee” mi yuttum sen ne
hissettin bilmiyorum da sonra öylece oturduk. Yıllardır başımı koyduğum omuz
senin değilmiş gibi, her mutsuzluğumda sana gelmezmişim gibi, sanki evinde göğsüme
kadar çektiğim eşofman altını hiç benim pijamam ilan etmemiş gibi; aramızda onca
yıl, onca dert, onca sır, onca yaşanmışlık hiç yokmuş gibi; birbirimize hiç
sıfatlar yüklememiş gibi, sanki öylece tanışan iki insan gibi oturduk herkesi
konuştuk da bir ikimize gelemedi cümlelerimiz ne sen benden bahsedebildin ne de
ben senden ikimiz olgusunu söylemiyorum bile..
Çok uzun zaman geçmiş üstümüzden ve ben öğrendim ki
birbirinin her şeyi olan insanlar uzun zamanlar sonunda bir yerde karşılaşıp
hiçbir şeymiş gibi oturup birer fincan kahve içebiliyorlar.
“Biz iki türk kahvesi alabilir miyiz? Biri orta, biri
sade olsun.”
Boşver gel biz kahvemizi içelim. Göreceksin boşa yaşanmışlıkları... MGRLT
YanıtlaSil